Sosyal Medya'da ne kadar yalan söylediğimizi, filtrelenmiş fotoğraflarının ne kadar bizi yansıttığını, başkalarının beğenisi alma takıntımızın nasılda arttığını daha önceki makalelerimde değinmiştim. Kendi kendimize nasılda sosyal medya yalanı ürettiğimizi ve buna nasıl bağımlı olduğumuzu bugün sizlere elime geçen ve "Evet işte tamda benim anlatmak istediğim olay" dediğim bir videoyu sizlerle paylaşmak istiyorum. İyi seyirler...
Sosyal Medya ve Gerçek Hayat
Sosyal Medya'da ne kadar yalan söylediğimizi, filtrelenmiş fotoğraflarının ne kadar bizi yansıttığını, başkalarının beğenisi alma takıntımızın nasılda arttığını daha önceki makalelerimde değinmiştim. Kendi kendimize nasılda sosyal medya yalanı ürettiğimizi ve buna nasıl bağımlı olduğumuzu bugün sizlere elime geçen ve "Evet işte tamda benim anlatmak istediğim olay" dediğim bir videoyu sizlerle paylaşmak istiyorum. İyi seyirler...
Minimalist Alışveriş Nasıl Yapılır?
Bugün sizin için yeni bir makaleye başlamak istiyorum. Bu
makaleyi diğerlerinden ayıran taraf ise, somut anlamda Minimalist hayata
atacağımız ilk adım olmasıdır. Yeni bir işe başlarken atılan o ilk adım her ne
kadar küçük olsa da aslında taşıdığı yük bir o kadar büyüktür. İlk deneyim, ilk
cesaret, ilk vazgeçme ve ilk Minimalist Alışveriş.
Minimalist yaşam için en önemli adım olan “Minimalist
Alışveriş” boşalan dolapları yeniden ama farklı bir düşünceye göre doldurmak
demek değildir. Konuyu biraz daha açmamız gerekirse sırf Minimalist Görünmek
için gardırobumuzdaki tüm kıyafetleri atıp, yerine daha sadelerini almakla bir
yere varamayız. Zira az önceki “Minimalist Görünmek” dememdeki kastımda buydu.
Eğer böyle yaparsanız, Minimalist Yaşam Felsefesini benimsemiş olmaz, sadece
Minimalist Görünmüş olursunuz. Kendinizi kapitalizmin bir kolundan kurtarırken,
başka bir kolunda uyur vaziyette bulabilirsiniz.
Minimalist Alışveriş Nasıl Yapılır?
Birinci aşama “Neye İhtiyacım Var” sorusuna yanıt
aramaktır.
Ankara’nın ayazında yaşıyor ve yılda bir defa 10
günlüğüne denize gidiyorsanız, bence renkli renkli mayolar almanıza gerek yok.
Aynı şekilde nadiren kayak yapıyorsanız (ki Türk
insanının çoğu yapamaz) kayak montu, pantolonu, gözlüğü almaya gerek var mı
sizce. Evet, havalı göründüğünüzü itiraf edebilirim, üç beş fotoğraf çekip
başkalarının beğenmesini beklerken geçen süreyi, o kıyafetleri almak için
harcadığınız mesaiye bölerseniz belki daha gerçekçi sonuçlar elde edersiniz.
Sürekli seyahat eden biri değilseniz ve evde çamaşır
makineniz varsa neden dört çeşit pijama takımı bulunduruyorsunuz.
Beğenerek aldığınız 50 liralık çanta ile aynı renkte 150
liralık ayakkabı, bu ayakkabıya uyan 100 liralık bir pantolon, bu pantolonla
kombin yapan 50 liralık bir gömlek ve 30 liralık bir kemer, kemerle uyumlu 100
liralık bir saat ’in size kaça mal olduğunu hesaplayabildiniz mi?
Sabah 7’de otobüsle işe giden biri olarak, aldığınız o
kadar topuklu ayakkabının bir açıklaması vardır elbet.
Güzelliğinizi makyajla öne çıkarmak yerine içten bir
gülümsemeyle taçlandırmayı denediniz mi?
…
Tüm bunların altında yatan sebebe gelince, sağdan soldan
gizli ve açık olarak reklamları yapılan ürünleri almak ve kısa süreli hazlar
yaşamaktır. Artık modern denilen çağın parolası bu “al al al” amaçsızca al,
düşünmeden al, evinde yüz çeşit olsa da yine al, çünkü sen aldıkça, tükettikçe
mutlu olabilecek bir varlıksın. Minimalist ‘ler olarak bizim parolamız ise “Az
Eşya, Çok Huzur” olmalıdır.
Minimalist Yaşamın Maddi Yönü
Minimalist olmaya karar verdiğinizde sizi en çok
etkileyen kısmı minimalizm ’in maddi getirileri olacaktır. Maddi getiri
dediğimizde insanda her ne kadar kazanç düşüncesi doğuyorsa da açıkçası bu
bizim bildiğimiz kazançlara pek benzemiyor. Bu kazancın temeli daha fazla
çalışıp daha fazla kazanmak değil, daha az çalışıp gerçek ihtiyaçlarımızı almak
üzere kurulu.
Televizyonda, radyoda, sosyal medyada, şuan dizilerde çok
popüler olan ürün yerleştirmeler yoluyla sistem bizi sürekli satın almaya yöneltmektedir.
Bu öyle bir yönelim ki sadece reklamı yapılan o ürünü alırsak hayallerimize
kavuşabileceğimiz, o ürünü alırsak reklamda oynayan model kadar güzel olacağımız,
o ürün sayesinde özgür olup rüya gibi bir hayat yaşayacağımız bilinçaltına
yerleştirilir.
İzlediğiniz reklamları şöyle bir göz önüne alın, bütün
erkekler kaslı ve yakışıklı, bütün kadınlar güzel ve çekici, bütün çocuklar
bakımlı ve güler yüzlü… Reklamı yapılan temizlik malzemesini almazsanız yorgun
bir kadınsınız, alırsanız enerji yüklü bir kadın, o tıraş bıçağını alırsanız
tüm kadınlar size hayran, almazsanız çekilmez bir tipiniz var, yüklüce kredi
altına girip ortanca hanımı olan müteahhit ’in sitesinden eviniz olursa modern,
olmazsa çağın gerisinde kalırsınız. Hele ki GSM operatörlerine ne demeli, hepsi
gençlerin daha özgür olması için kendi kampanyalarını kullanmasını istemiyor
mu?
Peki, tüm bu bombardıman altında Minimalist olmak kolay
mı?
Minimalist olmanın maddi avantajları nelerdir?
Minimalist bir insan alışverişlerde nasıl davranmalıdır?
Minimalist hayata girişte, maddi kavramlar ne kadar önemlidir?
Bu gibi soruların cevabını bulabileceğiniz yazı dizimize
başlıyoruz.
- Minimalist olursanız evinizde daha az ama gerçekten işinize yarayan eşyalar olur.
- Minimalist olursanız kullanmadığınız eşyalar arasında kaybolmazsınız.
- Minimalist olursanız evinizde kendinize ve çocuklarınıza daha çok yaşam alanı açarsınız.
- Minimalist olursanız bir hevesle aldığınız ama üç gün kullandıktan sonra sıkıldığınız ve gördükçe “tüh bir ton para harcadım şuna” diyeceğiniz eşyalarınız olmaz.
- Minimalist olursanız bir ayda sıkıldığınız ama 12 ay taksitini ödeyeceğiniz eşyalarınız olmaz.
- Minimalist olursanız zemberek gibi sürekli değişen moda’ yı takip etmek zorunda kalmazsınız.
- Minimalist olursanız kendi modanızı kendiniz yaratarak, gerçekten faklı bir insan olursunuz.
- Minimalist olursanız daha az eşya satın alacağınız için daha az çalışarak kendinize daha çok zaman harcarsınız.
- Minimalist olursanız paranızı çar çur etmeyeceğiniz için istediğiniz o mükemmel seyahate çıkıp, gerçek özgürlüğü tadabilirsiniz.
- Minimalist olursanız lüks araç almak için bu kadar çalışmaz, bu aracın vergisi, kaskosu ve sigortasını da ödemek için mesai yapmak zorunda kalmazsınız.
- Minimalist olursanız ortalama yetmiş yıllık ömrün 180 ayını konut kredisi ödemek için harcamazsınız.
- Minimalist olursanız sigara ve alkole bu kadar para harcamak zorunda kalmazsınız.
Her şeyden önemlisi Minimalist olursanız değişenin dünya değil, insanlar olduğunu anlarsınız…
Mail Hesaplarında Minimalist Olmak
Daha önce her ne kadar basit bir iş gibi gözükse de mail kutumu açtığımda hiç de o kadar kolay olmadığını ve yapmam gerekenlerin zaman alacağını anladım.
- Öncelikle her forum sayfası için özel olarak açtığım ve iş için kullandığım mail hesaplarını birbirine bağlayarak mail hesaplarında minimalist olma yolunda ilk adımı attım.
- Lise öğrencisiyken açtığım mail hesabım, üniversite arkadaşları için açtığım, daha önce çalıştığım ve şuan ayrıldığım kurumlar için açtığım hesapların tamamını kapattım. Çünkü çok fazla içi boş reklam amaçlı mailler geliyor. Şuan sadece iş ve özel hayat için kullandığım 2 adet mail hesabım var.
- Özel hayat için kullandığım mail hesabımdaki tüm abonelikleri iptal ettirerek minimalist mail hesapları için ikinci adımı attım.
- Bana her hafta mail gönderen ve sezon sonu indirimlerinden bahseden X firmasının aboneliğini kaldırdım. Çünkü on yıldır alışveriş yaptığım bu firmanın sezon sonu bir türlü bitmedi. Minimalist bir yaşamın dışına çıkararak tamamen harcama odaklı bir sistem yerleştiriyordu.
- On beş çift ayakkabım olmasına rağmen, her ayakkabı için “Bir alana Bir bedava” diyen X firmasının aboneliğini kaldırdım. Çünkü aldığım ayakkabılardan çoğunu ayda bir defa giyiyorum. Parmak arası terliği ise hiç giymedim.
- Kargo bedava diye diye, olur olmadık şeylerden aldığım X firmasının aboneliğini kaldırdım.
- Bir gün lazım olur diye aldığım malzemeleri aslında hiç kullanmadığımı fark ettiğim, inşaat malzemeleri sitesinin aboneliğini kaldırdım.
- Bir ara annemin kırılan vazosu için aldığım üç liralık yapıştırıcının ardından bana elektrikli testere satmaya çalışan hırdavatçının aboneliğini kaldırdım.
- Deposunda ki her kitabı “En Popüler Kitap” diye satmaya çalışan X kitapçısının aboneliğini kaldırdım.
- Yirmi liralık alışveriş yaptıktan sonra Kitap Ayracı hediye edeceğini söyleyen X kitapçısının aboneliğini kaldırdım.
- Kırk sekiz liralık alışveriş yaptıktan sonra 2 Liralık alışveriş daha yaparsam ücretsiz kargo sözü veren ve 10 liralık kitap daha satan X kitapçısının aboneliğini kaldırdım.
- Her sene farklı bankalardan maaş aldığımız için, bankaların reklam bombardımanına maruz kalan maillerimi temizledim ve hepsinin aboneliğini iptal ettim.
- Temel gıdalarda indirim yaptırmayıp, elektronik eşyalarda, yakıtta, vergi ödemelerinde, altın ve döviz alımlarında sadece taksit yaptırarak yaptığı reklamlarla beni mutlu etmeye çalışan bankanın mail aboneliğini kaldırdım.
- Evimde gayet mutlu olmama rağmen, büyük faizlerle beni borç altında bırakmaya çalışan ve daha sonra “Tüh Keşke Alsaymışım” dedirtecek konut projelerine kredi veren bankanın mail aboneliğini kaldırdım.
- Bilmem hangi vakfa yardım ediyoruz deyip, insani duygulardan bile faiz alan bankanın mail aboneliğini kaldırdım.
- Eğitime %100 destek deyip, kendi adına hiçbir okul açmayan, öğrencilere dağıttığı promosyon kalemleri destek sanan bankanın mail aboneliğini kaldırdım.
- İş için zoraki aldığım kredi kartına Gold Özelliği ekleyip, beni daha çok harcamaya ve avans çekmeye özendiren, parlak rengi sayesinde alışverişte cüzdanımdan çıkardığımda egomu şişiren kredi kartı mail aboneliğini kaldırdım. Ayrıca kartın bu özelliğini iptal ettirdim.
- X projesinden ev aldığımda X mağazasından %30 indirimli beyaz eşya alacağımı söyleyip bir taşla iki kuş vurmaya çalışan bankanın mail aboneliğini kaldırdım.
- Daha büyük paketler alarak daha fazla konuşmamı, daha fazla mesaj atmamı, daha çok internete girerek daha asosyal olmamı teşvik eden GSM firmasının mail aboneliğini kaldırdım. Faturalar dışında artık hiç mail atmıyorlar.
- Sanki çok önemli bir iş adamı imajı vererek sağdan soldan kimliği meçhul insanların CV’lerini gönderen X sosyal ağının mail aboneliğini kaldırdım.
- Önemli, önemsiz tüm haberleri göndererek bilgi kirliliği yapan X gazeteleri ve haber sitelerinin mail aboneliğini kaldırdım.
- Şoförleri defalarca uyuya kaldığı için yaptığı kazalarla ülke gündeminden düşmeyen X otobüs firmasının mail aboneliğini kaldırdım.
- Yılda bir defa, on gün tatil yaptığım ama bir yıl boyunca reklam gönderen X Acentesinin mail aboneliğini kaldırdım.
Not: Makalemin başında bunun zaman alacağını söylemiştim, çünkü bu tür maillerin kimi düzenli gelirken kimisi rast gele gönderiliyor. Bu yüzden mailler geldikçe ve ben bunları engelledikçe sizinle paylaşacağım.
Makalemi okuduğunuz için teşekkür ederim.
Sosyal Medya’da Minimalist Olmak
Daha önce dost sohbetlerinde ve paylaştığım yazılarda da olduğu gibi, dünya düzeni tüketim ve üretim üzerine dengelenmiştir. Fakat bu dengenin bir an önce bozulması gerekir. Her ne kadar kulağa itici gelse de “Evet, üretim ve tüketim” dengesi bozulmalıdır. Çünkü daha fazla üreterek değil, daha az tüketerek dünyada sürdürülebilir bir yaşam kurabiliriz. Neden mi?
Çünkü kapital sistem bizi sürekli üretimdeki malları, tüketerek dengelemeye itmektedir. Hatta öyle ki üretilmesi planlanan bir mal daha fabrika bantlarından çıkmadan alıcısı için ödeme planı hazırlanmış, taksitlere bölünmüş, reklamlar verilmiş, garantiler sunulmuş ve müşteri için paketlenmiştir. Sizin yapmanız gereken ise sadece bunu onaylamaktır. Bu tercih işlemi Minimalist Felsefeyi benimsemiş bir insan için ne kadar kolaysa, yeni başlayanlar için zor, farkında olmayanlar için ise keyifli bir iştir. Yani çelişkiler yumağında tercih yapmak zorunda olan insanın ahvali budur.
Aklınıza şu soru takılabilir, çevremizde yeterince eşya varken neden Minimalist Olmaya, sosyal medya hesaplarından başlıyoruz? Nedeni çok basit. Biz çevremizdeki eşyaları azalttıkça sosyal medya (Bunun içerisine yayın medyasını da koyabiliriz) tekrar almamız konusunda bize uyarılar verecektir. Yani az eşyamızın, az arkadaşımızın, az kitabımızın, az paramızın olmasının saçma olduğunu diğer taraftan başkaları tarafından onaylanmanın, büyük evlerde yaşamanın, hayatımızda belki bir iki defa kullanacağımız ürünlere para vermenin, astarı yüzünden pahalı otomobillere binmenin, lüks eşya almanın, daha çok para kazanmak için daha çok çalışmanın, daha çok parayla daha mutlu ve çevresi tarafından onay görecek egolu biri olacağımızın sinyallerini vermektedir.
Düşünün evinde bir koli sigarası olan bir insana sigarayı bırak dediğimizde en iyi ihtimal, “Bunlar bitsin sonra bırakırım” demesidir. Hali hazırda bulunan sigaralar bitene kadar ise sağlıklı düşünemeyecek ve kendince mantıklı çözüm yolları üreterek bahaneler bulacaktır. Sigarayı bırakmasını istediğimiz insan muhtemelen sigaraya daha bağımlı hale gelecek ve içerken ya bir gün bırakırsam düşüncesiyle daha içten ve daha keyifle içecektir.
Alışveriş alışkanlıklarımızda bu şekilde devam eder, eğer sorunun temeline inmezsek çözüm yolu imkânsız olur hatta bastırılan fikirler eskisine göre daha şiddetle açığa çıkabilir.
Peki, Sosyal Medya’da Minimalist olmak ve bu düşüncelerden kurtulmak için, ne yaptım, ne yapmamız gerekir? Başlıyoruz…
Sosyal Medya Çöplüğü
Çağımızın en büyük buluşu ve aynı zamanda en büyük sosyal hastalığı internet. Yerimizden kalkmadan siparişler veriyor, ödemeler yapıyor, bazen para kazanıyor çoğu zamanda kaybediyoruz. Fakat sonu nasıl olursa olsun bu kısır döngüye bağlı yaşıyoruz. Yediden yetmişe herkesin cebine giren küçük bilgisayarlar sayesinde aradığımız bilgi anında önümüze gelirken aramadığımız işime lazım olmayan bilgilere de ulaşıyoruz. Çünkü internet artık dünyanın en büyük çöplüğü durumunda. Sebebi bilinmez ama insanlar bu çöplükte yaşamaktan o kadar mutlu ki, oradan ayrıldıkları zaman kendilerini eksik, yalnız, işe yaramaz hissediyor.
Neden interneti seviyoruz?
- Ünlüleri takip ederek onlar gibi olmaya çalışıyoruz. Onları +Beğen ikonlarıyla mutlu ettiğimizi sanıyor kendimizce yaptıklarını beğenerek onurlandırıyoruz.
- Acaba beni kaç kişi beğenir, yaptığım bu dudak hareketine kaç yorum alırım, acaba kızlar mı erkekler mi daha çok takip ediyor, düşüncesiyle yaşıyoruz.
- Yeter ki birileri beğensin de her şeyi yaparım düşüncesiyle hareket ediyoruz.
- Bazı arkadaşlarımızı takip etmekten vazgeçerek sözde onları cezalandırıyoruz.
- Okumadığımız bir yazarın sanal hayranı oluyoruz.
- Paylaştığımız sözün Hz. Mevlana’ya mı yoksa Yunus Emre’ye mi ait olduğunu bilmeden yaşıyoruz.
- İnsanların duygularını sömürerek para kazanan simsarları mutlu ediyoruz.
- Klavye savunmasında diğer ülkelere göre açık ara öndeyiz.
- Milli Bayramlarda sokakları süsleyen bayrağımızı, sosyal medyada en son hangi şehit haberi için paylaştınız?
- Gördüğümüz her dini paylaşımın altına AMİN yazarak dini vecibelerimizi yerine getiriyoruz.
- Facebook'da ki bir beddua'nın altına "Amin" yazmak farz mıydı sünnet mi?
Not: En son arkadaşımın “amin” diyerek yorum yazdığı paylaşım Irak’ta basılan bir spor gazetesiydi.
- Facebook para yardımı yapıyor denilen hasta çocuğun durumu nasıl acaba?
- Bar çıkışında dayak yiyen Porno Yıldızı için “Kilise Önünde Kuran Dağıtırken Dayak Yiyen Müslüman Kardeşimize Destek İçin Paylaşın” denilen fotoğraf en son gördüğümde yüz binin üzerinde beğeni almıştı.
- Hasta fotoğraflarına üzüldüğünüz kadar hasta komşunuza da üzüldünüz mü?
- Yaptığınız yorumları bir tartın ne kadarı gerçekten sizin düşünceniz, yoksa birileri görsün de tarafımız belli olsun diyerek mi yapıyorsunuz.
- Tüm dünyadaki internet trafiğinin %62’si porno odaklı siteler için çalıştığı halde, bu mecraya bulaşmamak olası mı?
- İhtiyacınız olmadığı halde sağda solda yanıp sönen reklamlar sizi alışverişe sürüklemiyor mu?
- Sırf kargo parası vermemek için daha da fazlasını almadınız mı?
- Şok şok şok diyerek manşet atılan haberlerden kaç tanesi sizi ilgilendiriyor?
Önceden belli başlı şirketlerin elinde olan internet artık çocukların kullanacağı seviyeye inmişken, bu kadar bilgi kirliliğine ve yalan habere rağmen…
Şimdi ben bu internete çöplük demekte haksız mıyım?
Bir sonraki makalemde bu konuda neler yaptığımı ve neler yapılması gerektiğini kaleme alacağım.
Sosyal Medya'da Kaybolmak!
Geçtiğimiz yüz yılın belki en iyi belki de en kötü buluşlarından
biri olan internet artık hayatımızın bir parçası. Mutfak ’ta yemek yaparken, öğrenciler
ödevlerini hazırlarken, faturalarımızı öderken, bizden çok uzakta eğitim gören
çocuğumuzla hasret gidermek ve ona para göndermek için, yolumuzu
kaybettiğimizde, sayfalarca yer kaplayan dokümanları bulmak için, hastane
hizmetlerini alabilmek ve reçeteleri ilaca dönüştürebilmek için hep aynı yöntemi
kullanıyoruz. İlk yapıldığında tonlarca ağırlığı olan bilgisayarları artık cebimizde
taşıyor ve istediğimiz her bilgiye saniyeler içinde ulaşıyoruz.
YouTube ’dan video izleyerek eğleniyor, ruh halimize uygun
müzikleri Spotify’dan dinliyor, merak ettiklerimizi Google’a soruyor, nerede
olduğumuzu Swarm ile insanlığa bildiriyor, kaybolduğumuz zamanda Navigasyonu
açıyor, başkalarını merak ettiğimizde Facebook’un kapısını çalışıyor, ülke
gündemini Twitter’dan takip ediyoruz.
Akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla birlikte günde onlarca uygulama
piyasaya sürülüyor ve bunları takip edebilmek için, dünyanın en değerli şeyi
olan zamanımızı harcıyoruz.
Sosyal medya hesaplarınızı kurcalayıp hiç sordunuz mu
kendinize “HANGİSİ BENİM” diye.
- Facebook’ta yaptığınız birçok dini paylaşımı gerçek hayatta 'da yaşıyor musunuz?
- Facebook kapak resminiz gerçekten sizin düşüncelerinizi yansıtıyor mu, yoksa popüler kültürün ürünü mü? Kapak ’da yer alan Barcelona aşkınız gerçek mi? Yoksa güçlü olmaya yönelik bilinçaltınız mı?
- Mesnevi ’yi gerçekten okudunuz mu? Yoksa kültürlü görünmek için mi yaptınız? Paylaştığınız sözün Hz. Mevlana ‘ya ait olduğundan emin misiniz?
- Can Yücel 'i kaç defa okudunuz?
- Peki profil resminiz, gerçekten size mi ait? Gerçekten size aitse, üzerinde elli defa düzeltme yapılmış, ten rengi açılmış, kaşları kaldırılmış, gözaltı torbaları silinmiş, kaymak gibi tene sahip fotoğrafın kendinize ait olduğundan emin misiniz?
- İnstagram ‘da ki fotoğraflarda olduğu gibi sürekli neşeli misiniz?
- Siz hep makyaj yapıp mı uyuyorsunuz? Uyurken neden saçlarınız bozulmuyor?
- İnsanların gözünün içine sokmak için paylaştığınız markalı ürünleri alabilecek kadar zengin misiniz?
- Yolda görüp ayağınızı dayayarak poz verdiğiniz BMW’nin gerçek sahibi kızmadı mı?
- Ray Ban gözlüklerle çekindiğiniz fotoğraflardan kaç tanesi alışveriş merkezi dışında çekildi?
- Halı sahada sürekli şut çekerken maçın adamı pozları verirken, kaleyi kim bekledi acaba?
- Her gün lüks restoranlarda yemek yiyecek kadar elit misiniz?
- "Boğaz’da Kahve Keyfi" deyip, hesabı öderken keyfiniz kaçtığında son yudum kahve boğazınızda kalmasın.
- Gazi Osman Paşa çocuğu olup, İtalyan aşığı olmak nasıl bir duygu, görünüşe göre her yıl gidiyorsunuz?
- Ankara Bebesi olup, deniz aşığı olduğunuz doğru mu?
- Kışı Uludağ ’da, yazı Çeşme’de geçirecek kadar tatili ve parayı nereden buluyorsunuz?
- … ya da "Anne yemeği gibisi yok" derken ne kadar samimisiniz?
Hiç düşündünüz mü?
(Sosyal Medya hesaplarında minimalist olmak için bir sonraki makaleye geçiniz)Minimalizm Nedir?
Küresel dünyada elli atmış yıllık bir akım olarak yer alan, son on yılda ise gündelik yaşama indirgeme açısından bir felsefe olarak değerlendirilen ve asırlardır gerek uzak doğuda gerekse sofi inançlarında kendini gösteren bir yaşam tarzı olan minimalizm ’in kelime anlamı “Azdan Yana” dır.
Bir yaşam tarzı olarak minimalizm az eşya, çok anı felsefesi ile doğmuştur. Dünyayı hızla tükettiğimiz şu asırda, daha az harcama, daha az eşya, daha az çalışma, daha az kölelik gibi kapitalist ekonomiye bir başkaldırışın simgesi olacak bu düşünce, aynı zamanda inanın öz ruhunu tanımasını da sağlayacaktır.
Bir hırka, bir lokma diyerek manevi bir yolculuğa çıkan ve çıktığı bu yolda her şeyini kaybetmişken kendini bulan sofiler ile bir çocuğun eliyle su içtiğini gördükten sonra hayattaki tek eşyası olan su çanağını kıran Diyojen (Diogenes)’in bu felsefeden haberi var mıdır bilinmez ama hayatta başkalarına fazlasıyla yer veren, kendinden fazla eşyalara yer açan, gerek beş duyu organı gerekse kalbi duygularla kendinden uzaklaşan ve gittikçe büyüyen şehirlerde ufacık kalan insanoğlu için alternatif bir yaşam tarzıdır minimalizm.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)